Bir diziyi yarım bırakınca karakterler orada mı kalıyor?
Yani ben Netflix’i kapattım diye Rachel hâlâ Central Perk’te kahve içiyor mu? Jess hâlâ ayak parmaklarını masaya vura vura dans mı ediyor? Yoksa ben izlemeyi bıraktığım an hepsi pause’da mı kalıyor?dizinin içindeki minik bir zaman boşluğunda?
Bunu ilk düşündüğümde saat gece 02:53’tü. Evet yine TikTok’ta “comfort show recommendations” izlerken kendi hayatımı sorguladım. Her zaman böyle oluyor zaten.
Ama mesele şu: Biz dizileri bırakıyoruz ama sanki karakterler bizim içimizde bir yerlerde yaşamaya devam ediyor.
Mesela Friends’i yarım bıraktım ama Chandler hâlâ espri yapıyor gibi. Birini görüp “ay bu tam Monica” diyebiliyorum. Bu dizilerin karakterleri sadece senaryo değil; artık sosyal referans noktalarımız.
Hatta bazen kendimi “şu an bir sitcom’da olsam kamera bana zoom yapardı” derken yakalıyorum. Çünkü karakterler gidince dizi bitmiyor. O karakter, sana kendini nasıl hissettirdiyse, içinden bir parça olarak kalıyor.
Belki de karakterlerin “ne yaptığı” değil, bizim onları neye dönüştürdüğümüz önemli.
İçimizde Yaşayan Karakterler
Rory Gilmore: İçimizdeki sessiz overachiever, kahve bağımlısı.
Jess (New Girl): Kaotik ama tatlı olmanın kitabını yazdı.
Wednesday: Hepimiz bir noktada onun kadar duygusuz görünmeye çalıştık.
Blair Waldorf: O bakışlar… O planlar… O headband.
Bu karakterler, biz diziyi bırakınca yok olmuyor. Bizim içimizde başka bölümlerde oynamaya devam ediyorlar. Hatta bazen gerçek insanlardan daha fazla etkiliyorlar.
Gilmore Girls
Ben dizileri bitiremeyenlerdenim.
Yani sevdiysem özellikle… finalini görmeye cesaret edemiyorum.
Bir yerden sonra duruyorum. Bölüm açık kalıyor.
Kapanmayan bir sekme gibi.
Çünkü o diziyle çok bağ kurmuşumdur. Karakterleri sadece izlememişimdir; onları içime almışımdır.
O yüzden kapatsam bile gitmiyorlar.
Mesela Gilmore Girls.
Zar zor duygulu bitirdim.
Ama Lorelai?
O hâlâ hayatımda yaşıyor.
Ve artık şunu fark ettim:
Bir diziyi bıraktığında karakterler “bitti” diye yok olmuyor.
Onlar, senin içine taşınıyor.
Dizi Karakterleri Aslında Ne Zaman Bitiyor?
Galiba bitmiyorlar. Sadece hikâyeden çıkıyorlar, bizim içimize geçiyorlar. Biz diziyi bıraktık zannediyoruz ama onlar bize transfer oluyor. Hatta çoğu zaman farkında bile olmuyoruz.
Çünkü Lorelai bazen “direkt kendin gibi davranmak” oluyor.
Rory, “insanlar ne düşünürse düşünsün kitap okumak” oluyor.
Paris, “ben bu işi yapacağım çünkü zekiyim” oluyor. Yani onlar hâlâ bizimle. Bir diziyi bırakmak, belki de karakteri bir role değil, kendine ait kılmak anlamına geliyor.
Diziyi Kapatmak, Hayatı Kapatmak Değil
Diziler bazen bize sadece eğlence sunmaz, aynı zamanda kendimizi keşfetmenin, anlamanın küçük sahneleridir. Lorelai gibi karakterler, sadece senaryoda değil, ruhumuzun köşelerinde saklanır. Onlar bizim duygusal rehberlerimiz, hayatın saçma anlarında bize eşlik eden sessiz dostlarımızdır.
Psikolojide derler ki, insan beyninin en sevdiği şey örüntü ve hikaye. Biz de hayatımızı, kendimizi, çevremizi anlamlandırmak için hikayelere tutunuruz. Diziler, karakterler ve onların hikayeleri bizim için sadece izlenen değil, yaşanan, hissedilen, içselleştirilen deneyimler olur.
Bu yüzden bir diziyi bırakmak, karakterleri bırakmak değildir aslında.
Onlar bizde bir yerlere kazınır, kendimize sakladığımız maskelere, yakaladığımız esprilere, aldığımız kahvelere dönüşür. Ve biz her yeni gün, onlarla biraz daha büyür, bazen biraz daha kayboluruz.
Diziyi kapatırız, ama Lorelai’yi kapatamayız.
Çünkü o, bizim kaotik ama sevilesi halimizdir.
Ve her güzel dizi gibi, hayatımızda da biten sahnelerin ardından yeni bölümler gelir.
Melly’den Son Söz:
“Kendini bir dizi karakterinde bulduysan, bilin ki o karakter senden çok da farklı değildir. Onu bırakmak zorunda değilsin. Onu yaşa, gül, kahve iç ve hayatı dalga geçerek sürdür.”